HAYDAR BOZ YALITIM İZODERGİ'NİN 149. SAYISINDA
DAHA İYİ YARINLAR İÇİN BUGÜN TEDBİR ŞART
Gelişen ve gelişmekte olan ülkelerin GSYİH oranı ile doğru orantılı olarak çevreye duyarlılıklarının da artması pek tabidir. Toplumlar geliştikçe, gelişme yolunda doğayı ne kadar tahrip ettikleri ile yüzleşir; geliştirdikleri medeniyetlerini sürdürebilmek ve kalıcı kılabilmek için de gerek yasal düzenlemeler gerekse de toplumsal bilinç artışı ile dünyaya olan borçlarını ödemeye çalışırlar.
Aslında attığımız her adım ile çevremizi kirlettiğimiz bu çağda, her sektörün bu anlamda bilinçli olması şarttır. Artan nüfus ve gelişen sanayi ile ihtiyaçlarımızı karşılayabilmek için geçmişte aklımıza gelmeyen bu çevrenin korunması ve iklim değişikliğinin önlenmesi sorunsalı artık insanoğlunun karşısındaki en önemli konulardan biridir.
Şu anki bilgilerimiz ışığında ısı yalıtımının özellikle iklim değişikliğinin önlenmesinde önemli bir silah olduğunu biliyoruz. Nüfus artışına paralel olarak artan bina stoku; bu binalarda enerjinin korunması konusunu oldukça önemli kılıyor. Popülasyon artışı ile artan enerji ihtiyacı ve sarfiyatı beraberinde sera gazı salınımını ve karbon ayak izimizi artırıyor ve bu da iklim değişikliği ve küresel ısınma tehlikesini kaçınılmaz kılıyor. Enerji ihtiyacını çok büyük oranda dışardan sağlayan Türkiye, ithal ettiği enerjinin % 37,2’sini binalarda tüketiyor. Binalarda tüketilen bu enerjinin ise ortalama %80’i ısıtma ve soğutma için harcanıyor. Atmosferdeki sera gazlarının artışının da %25’i binaların ısıtma performansından kaynaklanmaktadır. Ziyadesiyle fosil yakıt kullandığımız da hepimizin bildiği bir gerçek. Hal böyle olunca bina içinde tüketilen enerjinin çok doğru korunması gerekir. Fosil yakıtlar gerek çıkartılırken gerekse de kullanım prosesinde çevreye oldukça zarar vermektedir. Buradan sağlanacak tasarrufun hem çevreyi korumada hem de iklim değişikliğinin önlenmesinde kıymeti büyüktür. Unutulmaması gereken bir gerçek de fosil yakıtların nükleer enerjiden çok daha tehlikeli olduğudur. Isınmak için kullandığımız tüm fosil yakıtlar, hava kirliliği olarak da bize geri dönmektedir. Kaldı ki ısınma için çevremize verdiğimiz zararı, binamızı yaz aylarında soğuturken de aynı oranda veriyoruz. Binaları soğutmak için kullandığımız soğutucu gazlar, ozon tabakasına parfümden çok daha fazla zarar vermektedir. Tüm bu çarktan iyi çözülen ısı yalıtımı ile nispeten daha az zarar görmek mümkündür.
Isı yalıtımı malzemelerinde bu önemli çark, tüm seçkilerimizi şekillendirmelidir. Çok daha kalın levha tercimiz işin maliyetini arttırır çekincemizi, bir kenara atmalıyız. Bir binaya uygulanacak doğru ürün ve doğru detayla bütünleşen ısı yalıtımı, enerji kullanımını %50 oranında düşürebilmektedir. Bugün harcayacağımız para, gelecekte kaybedeceğimiz yarınları satın almamıza yetmeyecek. Bu noktada tüm çözüm ortaklarımızı ve paydaşlarımızı bilgilendirmek de biz ve bizim gibi firmalara düşüyor. Toplumsal duyarlılığı arttırmak, yarınlarımızın teminatı olacaktır.
Salt sorumluluğu ısı yalıtımı ile de kısıtlamamak gerekir. İnşa edilen her yapı, çevrenin bir parçası ise tüm bileşenlerinin doğamızla barışık olması; çevremizi korurken en yakın dostumuz olacaktır. Bu çerçeveden baktığımızda uzun yıllar korozyon ile mücadele edebilecek, su ile temeli yara almayan binaların sayısal çokluğu da kıymetlidir. Zira binaların yapımı sırasında çevreye zarar verdiğimiz gibi; yerine yenisini koyarken daha çok yaralıyoruz. Bu nedenle uzun yıllar hizmet verebilecek yapı stoku tercih edilmelidir.
Aynı şekilde pasif yangın yalıtımı da oldukça önemlidir. Yangın esnasında doğaya salınan zehirli gaz oranı korkunç boyuttadır. Tüm yapı bileşenleri yangın esnasında farklı tutumlar sergiler ve her biri atmosfere farklı oranlarda farklı zehirli gazlar salarlar. Ülkemizdeki binaların yangın yükü; yani içerisinde bulunan her malzemenin yangın karşısındaki davranışının toplamı, oldukça yukarıdadır. Yangın esnasında tüm bu bileşenlerden ortaya çıkan karbondioksit ise korkunç boyutlardadır. Bir yangın ile atmosfere salınan zehirli gaz oranı bu kadar yukarda iken binalarımızı ve çevremizi korumak adına pasif yangın yalıtımına da özen göstermemiz şarttır. Yangının tüm binayı sarıp kül etmesindense, lokal tutabilmek ve müdahale ile sonlandırmak; esnasında ve sonrasında başımıza geleceklerden bizi ve doğamızı koruyacaktır. Sadece maddi kayıpların önüne geçmek için değil, doğamıza olan borcumuz nedeniyle de pasif yangın yalıtımına da özen göstermeliyiz.
Haydar Boz olarak bizler özellikle çevrenin korunması konusunda hassasiyeti olan bireylerin aynı çatıda olduğu bir kurum kültürüne sahibiz. Evimizin içindeki bu duyarlılık elbette ki yaptığımız işe de yansımaktadır. Marka seçkilerimizden, iş yapış tarzımıza kadar teknolojinin elverdiği ölçülerde duyarlı bir proje yönetimine sahibiz. Ancak salt bizim çabamız değil, topyekûn sektörün üreticisinden, uygulayıcısına kadar benzer bir özende olması kaçınılmazdır.
İnşa edeceğimiz her binada maliyetten kaçarak sadece günü kurtardığımızın bilincinde olmalıyız. Bugün kıstığımız maliyet yarın torunlarımıza nefes aldırmayacak, unutmayalım. Daha çok uzun yıllar medeniyetimiz dünyada var olsun istiyorsak bu sorumluluğumuzun da bilincinde olmamız şart.
Gidebilecek daha iyi bir dünya var mı?